Sabah yazarı Engin Ardıç bugünkü köşesinde yazdı.. İğneli fıçının içindeki komutana önerileri var.. İstifaya çağırdığı komutana "Verin dilekçeyi, gelin Boğaz'da rakı içelim" diyor. İşte o yazıdan bir bölüm:
(...)Paşam, bu haberi şu ya da bu gazetenin ortaya çıkarmış olması da, olayın "vahametini" hafifletmez.seo r>Ne yani, Hürriyet ya da Milliyet bulup çıkarmış olsaydı hoşgörüyle mi karşılayacaktınız da, Taraf yazınca tartışmalı oldu?
Paşam, her zaman söylerim, Atatürk'e ve Atatürkçülük'e en fazla zarar verenler, şeriatçılar değil, onu karanlık emellerine alet etmeye çalışanlardır.
Atatürk, orduya "darbe planları hazırlayınız" dememiştir.
Ordu, "sahte Atatürkçü'lerden" arındırılmak zorundadır.
Bu temizliği ya siz yaparsınız ya da bu iş "sivillere" kalır, hangisi ordunun itibarı açısından daha sağlıklıdır?
Paşam, "kol kırılır yen içinde kalır" mantığı kolu da kaynatmıyor, yenin de ütüsünü bozuyor.
Paşam, yanlış yapıyorsunuz.
Fakat çok zor durumdaysanız, ağustos ayını beklemeye de mecbur değilsiniz.
Necip Paşa gibi emekliliğinizi kendiniz isteyebilirsiniz, şimdi, yedi ay daha beklemek zorunda kalmadan...
Emekli olunca belki daha rahat da konuşabilirsiniz.
Çünkü, kaderin getirip sizi koyduğu bu çok ilginç dönemeçte, örneğin bir Hilmi Paşa'nın "duruşunu" sergilemediniz.
O çok kararlı davranmıştı, hem de bunu sağda solda hiç konuşmadan yaptı, siz bocaladınız.
Paşam, bu bocalamanın hem orduya zararı dokunuyor, hem ülkeye, hem de size....
Zor geliyorsa daha fazla zorlamayın, bırakın paşam.
Verin dilekçeyi, gelin Boğaz'da rakı içelim.
Siz de rahatlayın, biz de.
Kategori : GÜNCEL