Danıştay 5. Dairesi, Adalet Bakanlığı müfettişlerine, hakim ve savcılar hakkında dinleme ve teknik takip yapma olanağı tanıyan Adalet Bakanlığı Teftiş Kurulu Yönetmeliği'nin 98. maddesinin (ç) bendinin yürütmesini durdurdu.
Böylece müfettiş kararıyla hakim ve savcılar dinlenemeyecek.
Daire, Adalet Bakanlığının bu konuda yönetmelikle düzenleme yapma yetkisi bulunmadığına, bu konularda yasayla düzenleme yapılması gerektiğine işaret etti.
Yargıçlar ve Savcılar Birliği (YARSAV), hakim ve savcılar hakkında inceleme, soruşturma ve araştırma yapılmasını düzenleyen 24 Ocak 2007 tarihli Adalet Bakanlığı Teftiş Kurulu Yönetmeliğinin “İnceleme ve soruşturmanın yapılışı” başlıklı 98. maddesinin (ç) bendinin iptali ve yürütmesinin durdurulması istemiyle Danıştay'da dava açmıştı.
Davayla ilgili ilk incelemesini tamamlayan Danıştay 5. Dairesi, Adalet Bakanlığı müfettişlerine, hakim ve savcılar hakkında dinleme ve teknik takip yapma olanağı tanıyan Adalet Bakanlığı Teftiş Kurulu Yönetmeliğinin 98. maddesinin (ç) bendinin oy birliğiyle yürütmesini durdurdu.
Dairenin gerekçesinde, “Adalet müfettişlerinin kanun ve tüzük ile verilen yetkilerini, mevzuatın ön gördüğü sınırların dışına çıkacak şekilde genişleten ve onlara haberleşmenin tespiti ve dinlenmesi adı altında yeni bir delil toplama yetkisi tanıyan dava konusu yönetmelik hükmünde mevzuata uyarlık bulunmamıştır” denildi.
Davalı Adalet Bakanlığının bu karara karşı itiraz hakkı bulu minesota seo nuyor. İtirazı Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu görüşecek.
Yönetmeliğin yürütmesi durdurulan (ç) bendi, adalet müfettişlerine, hakim ve savcılar hakkında inceleme ve soruşturma yaparken, “haberleşmenin tespiti ve dinlenmesi gibi delil toplama işlemleri sırasında Ceza Muhakemesi Kanununun hükümleri ile birlikte 2802 sayılı Kanunun 101. maddesindeki yetkileri kullanma” olanağı veriyordu.
Davacı YARSAV, adalet müfettişlerine tanınan bu yetkiyle çok sayıda hakim ve savcının teknik takibe alındığını iddia etmişti.
Adalet Bakanlığı açıklamasında, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının yürüttüğü bir soruşturma sırasında bazı hakim ve Cumhuriyet savcılarının da isimlerinin geçmesi üzerine konunun Bakanlığa intikal ettirildiği, bu evrakta adı geçenler hakkındaki iddiaların açıklığa kavuşturulması bakımından, inceleme yapılması ve delil elde edilmesi halinde soruşturmaya geçilmesi için 15 Nisan 2008 ve 5 Eylül 2008 tarihli onaylar ile Bakanlık tarafından izin verildiği belirtilmişti. Açıklamada, şöyle denilmişti:
“Bu çerçevede görevlendirilen adalet müfettişleri, kendilerine tevdi edilen belgelerde yaptıkları incelemeler sonucunda, ilgili 56 hakim ve Cumhuriyet savcısı hakkında delillerin toplanması amacıyla bu kişilerin telefonlarının dinlenmesini mahkemeden talep etmişlerdir. Bu talep üzerine görevli ve yetkili mahkeme tarafından ilgili hakim ve Cumhuriyet savcıları hakkında dinleme kararı verilmiştir. Teftiş Kurulu Başkanlığı tarafından yapılan inceleme sonucunda aralarında İstanbul Cumhuriyet Başsavcısının da bulunduğu 46 hakim ve Cumhuriyet savcısı hakkında 16 Eylül 2009 tarihli rapor ile soruşturmaya geçilmesine yer olmadığı teklif edilmiştir.”Danıştay 5. Dairesi, Adalet Bakanlığı müfettişlerine, hakim ve savcılar hakkında dinleme ve teknik takip yapma olanağı tanıyan Adalet Bakanlığı Teftiş Kurulu Yönetmeliği'nin 98. maddesinin (ç) bendinin yürütmesini durdurdu. Böylece müfettiş kararıyla hakim ve savcılar dinlenemeyecek.
Daire, Adalet Bakanlığının bu konuda yönetmelikle düzenleme yapma yetkisi bulunmadığına, bu konularda yasayla düzenleme yapılması gerektiğine işaret etti.
Yargıçlar ve Savcılar Birliği (YARSAV), hakim ve savcılar hakkında inceleme, soruşturma ve araştırma yapılmasını düzenleyen 24 Ocak 2007 tarihli Adalet Bakanlığı Teftiş Kurulu Yönetmeliğinin “İnceleme ve soruşturmanın yapılışı” başlıklı 98. maddesinin (ç) bendinin iptali ve yürütmesinin durdurulması istemiyle Danıştay'da dava açmıştı.
Davayla ilgili ilk incelemesini tamamlayan Danıştay 5. Dairesi, Adalet Bakanlığı müfettişlerine, hakim ve savcılar hakkında dinleme ve teknik takip yapma olanağı tanıyan Adalet Bakanlığı Teftiş Kurulu Yönetmeliğinin 98. maddesinin (ç) bendinin oy birliğiyle yürütmesini durdurdu.
Dairenin gerekçesinde, “Adalet müfettişlerinin kanun ve tüzük ile verilen yetkilerini, mevzuatın ön gördüğü sınırların dışına çıkacak şekilde genişleten ve onlara haberleşmenin tespiti ve dinlenmesi adı altında yeni bir delil toplama yetkisi tanıyan dava konusu yönetmelik hükmünde mevzuata uyarlık bulunmamıştır” denildi.
Davalı Adalet Bakanlığının bu karara karşı itiraz hakkı bulunuyor. İtirazı Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu görüşecek.
Yönetmeliğin yürütmesi durdurulan (ç) bendi, adalet müfettişlerine, hakim ve savcılar hakkında inceleme ve soruşturma yaparken, “haberleşmenin tespiti ve dinlenmesi gibi delil toplama işlemleri sırasında Ceza Muhakemesi Kanununun hükümleri ile birlikte 2802 sayılı Kanunun 101. maddesindeki yetkileri kullanma” olanağı veriyordu.
Davacı YARSAV, adalet müfettişlerine tanınan bu yetkiyle çok sayıda hakim ve savcının teknik takibe alındığını iddia etmişti.
Adalet Bakanlığı açıklamasında, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının yürüttüğü bir soruşturma sırasında bazı hakim ve Cumhuriyet savcılarının da isimlerinin geçmesi üzerine konunun Bakanlığa intikal ettirildiği, bu evrakta adı geçenler hakkındaki iddiaların açıklığa kavuşturulması bakımından, inceleme yapılması ve delil elde edilmesi halinde soruşturmaya geçilmesi için 15 Nisan 2008 ve 5 Eylül 2008 tarihli onaylar ile Bakanlık tarafından izin verildiği belirtilmişti. Açıklamada, şöyle denilmişti:
“Bu çerçevede görevlendirilen adalet müfettişleri, kendilerine tevdi edilen belgelerde yaptıkları incelemeler sonucunda, ilgili 56 hakim ve Cumhuriyet savcısı hakkında delillerin toplanması amacıyla bu kişilerin telefonlarının dinlenmesini mahkemeden talep etmişlerdir. Bu talep üzerine görevli ve yetkili mahkeme tarafından ilgili hakim ve Cumhuriyet savcıları hakkında dinleme kararı verilmiştir. Teftiş Kurulu Başkanlığı tarafından yapılan inceleme sonucunda aralarında İstanbul Cumhuriyet Başsavcısının da bulunduğu 46 hakim ve Cumhuriyet savcısı hakkında 16 Eylül 2009 tarihli rapor ile soruşturmaya geçilmesine yer olmadığı teklif edilmiştir.”
Kategori : GÜNCEL